MERSİN TARSUS İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

“Dkab Öğretmenleri Gelişim Programı Aralık Ayı Toplantısı Düzenlendi.”

“Dkab Öğretmenleri Gelişim Programı Aralık Ayı Toplantısı Düzenlendi.”

   

             İlçemiz Aralık ayı DÖGEP eylem planını görüşmek üzere İlçemiz Milli Eğitim Şube Müdürü Engin Özel’in başkanlığında 75. Yıl Kocatepe Ortaokulunda 96 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin katılımı ile gerçekleştirildi.

Yapılan toplantıda İlçede bulunan okullarda yapılan çalışmalar gözden geçirilerek etkili bir iletişim için gerekenler raporlaştırılmıştır.

 Raporda özetle: “ Din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde etkili bir iletişim için öğretmenin derse planlı ve programlı bir şekilde gelmesi sınıfta neyi ve nasıl yapacağını bilmesi öğrencilerin sosyal ve psikolojik açıdan en iyi şekilde tanıması gerekir. Öğrenciyi tanımak ve kapasitesini dikkate almak Ülkemizde eğitim alanında yaşanan sorunlarla ilgili araştırmalarda ve analizlerde öteden beri dile getirilen hususların başında öğrencilerin ilgi ve kapasitelerinin dikkate alınmaması, öğrencilerin yeterince tanınmaması gibi konular dile getirilmektedir.

              Öğrenciye, yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda hoşgörülü bir tutum sergileyebilmek için başta öğretmenler olmak üzere eğitim sürecini oluşturan bütün ilgililerin her şeyden önce öğrenciyi tanımanın, onun ilgilerine saygı duymanın gerekliliğine inanmaları gerekir. Bu saygı doğrultusunda onu bir insan olarak değerlendirip, temel ihtiyaçlarına karşı duyarlı bir yaklaşım sergilenmesi önemlidir. Eğitim sürecinde öğrenciye bu doygunluğu ve aktifliği yaşatabilmek için, değişim ve eğitim sürecinde insanın sahip olduğu psikolojik yapının farkında ve bilincinde olan öğretmene büyük görevler düşmektedir

   Din eğitiminde işlenen konuların öğrenciler tarafından anlaşılması ve öğrencilerin eğitim sürecinde kendilerinden beklenen davranışları edinebilmeleri için söz konusu bireysel farklılıkları dikkate almak gerekmektedir. Böylece her öğrenci, kapasitesine göre sorumluluk alır ve eğitim sürecine aktif bir şekilde katılır.

   Bir öğrenci öğretmeni tarafından kabul edildiğini hissedince eğitim ortamında aktif pozisyona geçmeye ve kabuğunu kırmaya başlar. Öğrenciyi kabullenmek hususunda dikkat etmemiz gereken ilk ve en önemli nokta eğitmeye çalıştığımız öğrencinin bizden farklı olduğu ve bizden farklı gelişeceğidir. Bunu kabul ettiğimiz zaman hem öğrencimize hem de kendimize kendi olma hakkını tanımış oluruz. Böyle bir eğitim ortamında öğrenci her yönüyle kabul gördüğünü hisseder ve başkalarını da olduğu gibi kabul etmeyi öğrenir.

 Öğretmeni tarafından kabul görmediğine inanan ve dolayısıyla güvensizlik duyan, psikolojik ihtiyaçları karşılanmamış, kendisinin sevilmediğini, değersiz ve yalnız olduğunu düşünen gergin öğrenciler, anlatılan derse kendisini veremez. Bundan dolayı öğretmenin, öncelikle öğrencideki bu psikolojik gerginliği ortadan kaldıracak bir yaklaşımla ona yardımcı olması gerekir. Bunun da en iyi yolu, onu olduğu gibi kabul etme dilidir. Yani öğrenciyle konuşurken kendisine verilecek olan mesaj, onu olduğu gibi kabul ettiğinizi ifade etmelidir. Öğrenci de bunu hissetmelidir. Öğrenciyi değişime doğru hareketlendirecek olan bu histir.  Aksi takdirde hiç kimse bir diğerini yeniden biçimlendirme gücüne sahip değildir. Ancak karşısındakini olduğu gibi kabullenenler kişiye kendini değiştirme gücü vermiş olur.

    Her öğrencinin ayrı bir kişiliği olduğunu göz önünde bulunduran öğretmenin dikkate alması gereken bireysel farklılıkları; zihinsel, fiziksel, çevresel, kültürel ve duygusal farklılıklar olmak üzere beş ana grupta toplamak mümkündür. Öğretmenden beklenen, farklılıkları olan öğrencilerle bir psikolog gibi ilgilenmesi değil, öğretimi sırasında bireysel farklılıkları dikkate almasıdır.

  Etkili bir din eğitimi öğrencileri düşünmeye, yorumlamaya, seçmeye, fikir sahibi etmeye ve sorumluluk duygusu kazandırmaya yönlendirecek bir rehberliktir. Bu da ancak öğrenciyi kabullenmekle gerçekleşebilecek bir durumdur. Sıralanan bu kriterlerin uygulanabilmesi için eğitimcilerin psikolojik olarak bu ölçülere uygun bir anlayışa sahip olması gerekir.

                 Sevginin gücü sadece eğitimde değil, bireysel ve toplumsal hayatın her alanında kendisini hissettirmektedir. Bu bağlamda din eğitimi de, zihinlere hitap eden bir süreç olmanın yanı sıra, öğrenciye yakın ilgi göstermeyi de gerektiren sıcak ve güven verici ilişkilerin öğretmen tarafından geliştirilmesini gerektirmektedir. İlgi duymak, başkalarının çabalarına duyarlı olmayı, onlara karşı inanç dolu olmayı ve onları kabullenmeyi gerektirir. Başka bir ifadeyle, öğretmen öğrenciyle ne kadar çok ilgili olursa öğrenci de öğrenmeyle o kadar çok ilgili olacaktır.

                Psikolojik veriler yerinde ve zamanında değerlendirildiğinde eğitimin aktivitesine ivme kazandıran birer katalizör görevi ifa edecekleri gibi, bu veriler dikkate alınmadığında veya yanlış değerlendirildiğinde ise eğitimin işleyişini felce uğratabilirler. Nitekim din eğitimi veren kurumlarımızla ilgili yapılan en büyük eleştiri, bu kurumlarda bilgi aktarımının başrolü oynaması, öğrenme sürecinin gerisindeki duygusal faktörlerin göz ardı edilmesi şeklindedir. Oysa öğrenme faaliyetinin gerisinde yer alan sebeplerin dikkate alınması zorunludur. Öğrenme sürecini doğrudan etkileyen ilgi, yetenek, motivasyon, bireyin içinde bulunduğu duygusal durum, dini beklentiler ve gelişim düzeyi önem taşımaktadır.

Öğrencinin eğitim sürecine aktif olarak katılımı, din eğitiminde başarı elde etmenin en önemli unsurlarından biridir. Öğrencinin eğitim sürecine aktif bir şekilde katılmasına dayalı etkin din eğitiminin gerekliliği eğitim bilimi alanındaki çalışmalarla ve araştırmalarla ortaya konmuştur. Ayrıca İslam dininin temel yapısı ve insana yaklaşımı da savunduğumuz aktif din eğitimi yaklaşımı için önemli bir referans olarak dikkat çekmektedir. Buna karşın dayatmacı, buyurgan, muhatabı dikkate almayan bir anlayışla verilmek istenen din eğitimi ise öğrenci katılımını sınırlayan engellerin başında gelmektedir.

     Din eğitiminde öğrenciden beklenen zihinsel ve davranışsal değişimin sağlıklı olabilmesi, öğrencinin eğitim sürecine gönüllü katılımına bağlıdır. Aktif din eğitimi de büyük ölçüde gönüllü katılım esasına bağlıdır. Bu katılımı sağlayacak temel kriterler; öğrenciyi her yönüyle tanımak, onu olduğu gibi kabullenmek, sevgiyle ve empatik bir anlayışla yaklaşım sergilemek, eğitim ortamında psikolojik verileri dikkate almak, eğitim sürecini öğrencinin kapasitesine göre yapılandırmak, sağlıklı ve etkili bir din eğitimi açısından gereklidir.” görüşleri ortaya çıkmıştır.

Toplantı, iyi dilek ve temennilerin ardından sona erdi.

26-12-201826-12-201826-12-201826-12-2018

Şehit Mustafa Mahallesi 3522 Sok. Tarsu Apt. Dış Kapı No12 İç Kapı No1 Tarsus/MERSİN - 0324 613 52 53/54

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.